"Ben milletleri harp meydanlarında, ateş altında, insanların
karakterlerini gizleyemediği yerde öğrendim. Ey millet! Size yemin ediyorum ki
bizim vatan sevgimiz tüm milletlerin fevkindedir. Ben bu uzun yola ayaklarımın
üstünde yürüyüp yolunu öğreninceye kadar halkımın elinden tutacağım. İşte o
zaman vatandaşım kendi liderini kendisi seçecek ve kendi kendilerini
istedikleri gibi idare edeceklerdir. İşte o zaman benim misyonum
bitecektir."
Yukarıdaki satırlara Atatürk'ün
sağlığında yazılan ilk Atatürk biyografisi olma özelliğine sahip olan ve
yayımlandığında ülkemizde ve tüm dünyada büyük yankılar uyandıran H. C.
Armstrong'un yazdığı "Bozkurt"
isimli kitaptan alıntıdır. Kitabın yurda girişi belli bir süre yasaklanmış olup
bu yasak Mustafa Kemal Atatürk tarafından bizzat kaldırılmıştır. Kitabı merak
edip yurt dışından getirten Atatürk, kitapta gerekli gördüğü bazı düzeltmeleri -kitabın
çok da orijinalliğine dokunmadan- Necmettin Sadak'a yaptırarak ülkemizde okunmasına
izin verdirtmiştir. Ayrıca "Bunun ithalini yasaklamakla hükümet hataya
düşmüş. Adamcağız yaşadığımız sefahati eksik yazmış, bu eksiklikleri ben ikmal
edeyim de kitap müsaade edilsin ve memlekette okunsun!" diye de kitap
hakkında latife etmiştir. Kitabın yasaklanma sebebi ise kitapta pek çok tarihi
yanlışın, karalamaların ve yersiz abartmaların yer almasıdır.
Bozkurt kitabının yazarı H. C.
Armstrong İngiliz ordusunda yüzbaşı olarak görev yapmış olup Yemen cephesinde
Türklere esir düşerek Türkiye’ye getirilmiştir. Daha sonra da Birinci Dünya
Savaşı bitmeden önce görevlilere rüşvet vererek ülkeden kaçmıştır. İngilizlerin
İstanbul şehrini işgal etmesiyle tekrar görevlendirmeyle ülkeye girmiştir.
Kitabın yazıldığı dönemde Mustafa
Kemal emperyalizme karşı ilk milli mücadeleyi başlatmış olup askeri, kültürel
ve sosyal alanlarda tüm emperyalist ülkelerin merakını üzerinde toplamıştır. Bu
yüzden kitabın yazarı, Atatürk'ün özel hayatını abartarak anlatmış ve popüler
bir kitap ortaya koymaya çalışmıştır. Bunun yanında yazar Atatürk'ün liderlik
özelliğinin üzerinde çokça durmuş ve Ata'nın yaptığı büyük işlerden hayranlıkla
kitabında bahsetmiştir. Atatürk'ün kazandığı zaferleri, yaptığı inkılapların
önemini, milletine olan içten sevgisinin ve inancının büyüklüğünü görmüş, kabul
etmiş ve tüm dünyaya anlatmıştır.
1932 yılında yayımlanan
"Bozkurt" kitabı işgal güçlerini ve Kurtuluş Savaşı'nda yaşananların
bir yabancının gözünden anlatılması dolayısıyla ve Atatürk'ün özlemleri,
neşeleri ve kederleriyle tabulaştırılmaktan ziyade zaaflarıyla, doğruları ve
yanlışlarıyla bir insan olduğunu anlatması vesilesiyle de ayrı bir öneme
sahiptir.
“Mustafa Kemal hayat dolu ve dipdiri, Türkiye’nin tek adamıydı.
O, steplerde yaşayan Tatarların geri dönüşü, bir anakronizm, ilkel ve
vahşi güce sahip biri, dünyaya gelmesi gerektiği çağdan çok geç doğmuş bir
liderdi.
Tüm Orta Asya’nın göçü sırasında doğmuş olsaydı, Bozkurt sancağı
altında ve bir Bozkurt’un yüreği ve içgüdüleriyle Süleyman Şah’ın yanında at
koşturuyor olurdu.
Askeri dehası ile duyguların, bağlılık ve ahlaki değerlerin
zayıflatamadığı acımasız kararlığıyla, ülkeleri fetheden, kentleri yakıp yıkan
ve seferleri arasındaki barış dönemlerini zevk ve sefa âlemleriyle dolduran
vahşi akıncıların başında bir Timurlenk veya Cengiz Han olabilirdi.”
Yorumlar
Yorum Gönder