George Orwell’in gelmiş geçmiş en iyi romanı olarak kabul edilen ve
okurlarına politika üzerine mükemmel bir kara mizah hikâyesi sunan Hayvan Çiftliği okunması gereken harika
bir roman. Kitapta bir çiftlikteki hayvanların ağzından Stalin yönetimine
gönderme yapılmaktadır. Çiftlikte yaşayan hayvanların tek arzuları kendilerine
iyi davranılması olmasına karşın borç batağında bulunan ve kendini alkole veren
çiftlik sahibi hayvanlara kötü davranıp çoğunlukla onlara yemek vermeyi
unutmaktadır. Bunun üzerine hayvanlar sitem ederek Koca Reis lakaplı yaşlı
domuzun önderliğinde ayaklanma çıkarmanın planını yapmaktadırlar. Fakat
planları gerçekleşmeden yaşlı domuz ölür ve hayvanlar öndersiz kalır. Bir gün
yine aç bırakıldıklarında daha fazla dayanamazlar ve ayaklanma çıkartarak çiftlikteki
tüm insanlara saldırıp onları çiftlikten kaçırırlar. Böylece çiftliği ele
geçirirler. Önder olarak süreç içerisinde iki domuz öne çıkar: Nopolyon ve
Snowball. Napolyon iri yarı, iyi konuşamayan ancak otorite sahibi; Snowball ise
etkili konuşan, parlak zekâya sahip bir hayvandır. İkisi birlikte Koca Reis’in
fikirlerinden yola çıkarak “animalizm” adında bir öğreti ortaya koyarlar.
İlk iş olarak yaşlı domuzun söylemlerinden kendilerine bir kanun
çıkartan Nopolyon ve Snowball asla insanlar gibi olmayacaklarını, asla başka
bir hayvanı öldürmeyeceklerini, asla insanların yaşadığı yerde
yaşamayacaklarını, yattıkları yataklarda yatmayacaklarını ve onlar gibi
giyinmeyeceklerini belirtmişlerdir. İlk başta her şey yolunda gidip kendi
aralarında yaptıkları eşit iş dağılımı ile çiftliği mükemmel bir şekilde
işletirler. Snowball adındaki domuz okumayı öğrenir ve diğer hayvanlara da
öğretir. Hayvanlar içinde düşünen biri olduğu için zamanla liderliğini
kaybetmekten korkan Napolyon’un kinini kazanır. Napolyon ise gücünü
koruyabilmek için gizliden yavru köpekleri polis gibi eğitip kendi himayesine
alır. Gücü tamamen eline geçirdiğinde ise ilk olarak Snowball’u hain ilan
ederek çiftlikten attırır. Napolyon gücün verdiği ihtiras ile kendine göre
kararlar almaya başlar. İlk olarak kelime oyunları ile anayasada ufak
değişikliklere gider. Bu ufak değişiklikler ile kendini haklı çıkartmayı her
zaman başarır. Fakat bu zamanla çiftlik üzerine rahatsızlıklar yaratmaya
başlar. Çiftliğe televizyonu getiren Napolyan sürekli kendini haklı gösteren ve
öven yayınlar ile diğer hayvanların beynini yıkamaya başlar. Çiftlikte bir
sorun olduğunda çiftlikten kovdurduğu ve ortalıkta hiç görünmeyen Snowball’a
suçu atar ve Snowball'ın gizliden sabotaj yaptığını belirtir. Güzel bir şey
olduğunda da kendi marifeti olduğunu bağıra bağıra reklamını yaparak anlatır.
Karşı görüşler ortaya çıktığındaysa polis köpeklerini ortaya salarak hayvanlar
arasında korku yaratarak hayvanların algısıyla oynar. Kendisine uygun anayasada
değişikler de yaparak en sonunda başkan olmanın konforunu yaşamak isteyen
Napolyon bir zamanlar çiftlikten kovduğu insanlarla anlaşma yaparak diğer
hayvanların ürettikleri çiftliğin ürünlerini insanlara satıp diğer hayvanların
tepkisini çekmiştir. Kötü yönetim sebebiyle çiftlik içinden çıkılmaz bir hale
gelip tüm hayvanlar çiftlikten kovulan insanların tekrar geri dönmesini
isteyerek döngüyü başa sarmışlardır.
Kitabın en etkileyici sahnelerinden biri olan final bölümüdür.
Domuzlar önce insanları kovmak isteyip çiftliği tek başlarına yönetmek
istemişler sonradan da insanlar ile işbirliği içine tekrar girerek çiftliğe
çağırmışlar ve hep birlikte kâğıt oynayıp içki içmişlerdir. Geçmişi unutup
kurdukları güzel ortaklığa övgüler yağdırarak konuşmaları sanki hiçbir şeyin
yaşanmamış edasında olması final sahnesini unutulmaz kılıyor.
1945 yılında yazılıp dünya klasikleri arasındaki yerini alan Hayvan Çiftliği Can yayınları
tarafından yayımlanmıştır. Aklını kullanmayan hiçbir varlık için özgürlüğün
değeri yoktur. Hatta kitaptaki "Tüm hayvanlar eşittir. Bazıları daha
eşittir." Cümlesi kitapta asıl anlatılması gerekenin özetlendiği en can
alıcı kısımdır. İnsanoğlunun makûs tarihini hayvanlar nezdinde anlatan kitapta
kullanılan dilin sadeliği, anlaşılırlığı ve akıcılığı aslında ideolojilerin,
entelektüellerin tekelinden sıyrılması ve tüm kesimler tarafından
okunabilmesini sağlamaktadır. Mutlaka okunması gereken klasikler arasında
yerini alan kitap bir solukta okunup içinden kendimize pay çıkarabileceğimiz
bir kitaptır.
İyi okumalar.
Yorumlar
Yorum Gönder