Tehcir, kelime anlamı olarak göçe zorlama, göç etmesine yol açma
manalarına gelmektedir. Bizler ise tehcir kelimesine en çok Ermeni soy kırımı
iddialarında denk geliyoruz. Bu yüzden de ciddi anlamda bu kelimelerden
rahatsızlık duyuyoruz. Ancak bu konuda iddiada bulunanlar, Ermenilerin toplu
bir katliama tabi tutulduğunu açıkça belirten bir kaynağa sahip değiller. Özellikle
o dönemdeki hükümetin böyle bir emir vermiş olduğunu somut belgelerle ortaya
koyamadıklarından Fransa, İngiltere ve Rusya tehcir kararıyla Osmanlı
Devleti’ni paylaşma politikalarının önüne set çekilmiş olduğunu fark ederek bir
suçlama tavrı takınmaktadırlar. Oysa adı geçen devletlerin politika
raporlarında Osmanlı Devleti ile ilgili belgeleri görmek mümkündür. Fakat bu
araştırmaları yapmak için bu devletlerin cesaretleri yoktur. Çünkü hepsi
gerçeğin farkındadır.
Yüzlerce yıl Osmanlı Devleti ülkesinde huzur içinde yaşayan Ermeniler
aradan geçen onca zaman sonra kendilerini neden bizim düşmanımız olarak
görmektedirler hiç düşündünüz mü? Olayları objektif bir açıdan inceleyen tarih
araştırmacıları soykırım yaşanıp yaşanmadığını kolaylıkla anlayabilirler. Soykırım
iddialarının ispatı için sadece tehcir kanunu ile başka ülkelere gönderilen Ermenilerin
nüfus kayıtlarının araştırılması ve ne kadarının öldürülüp ne kadarının sağ
kaldığının ortaya konulması yeterli olacaktır. Öldürüldüğü iddia edilen
Ermenilerin mezarlarının nerede olduğu, soykırım iddialarını ortaya atanların
Türklerin bu katliamları yaptığını ispatlaması için toplu mezarları
göstermeleri gerekmektedir. Yusuf Halaçoğlu “Ermeni Tehciri” isimli Babıali Kültür Yayıncılığı tarafından
yayımlanan kitabında Ermeni meselesi hakkındaki iddialara belgelerle cevaplar
vermektedir. Tehcir kararının nasıl alınıp, uygulandığını orijinal tarihî
belgelerle derleyip bizlere sunmaktadır. Yazar ideolojik herhangi bir düşünceden
uzak durarak, tamamen ilmi kıstasları temel alarak Ermeni tehciri konusunu
incelemiştir.
Tarihi olaylar önyargıya kapılmadan, objektif olarak değerlendirilmeli
ve haksız suçlamalardan, yargılamalardan uzak durulmalıdır. Çünkü tarih
acımasızdır ve gün gelip aynı şekilde yargılayanları da yargılayabilecek konuma
sürükleyebilir. Kaldı ki, bir toplum için en ağır suçlamalardan biri de
soykırım iddialarıdır. Böyle bir suçun kabul edilmesi gelecek Türk neslinin
evlatlarına haksızlık yapıldığının en açık göstergesidir. I. Dünya Savaşı’nın
devam ettiği ve Türklerin ölüm kalım mücadelesi verdikleri bir zamanda Ermenilerin
Ruslara yardım için büyük hazırlıklar yaptıkları unutulmamalıdır. Osmanlı
Devleti de tedbir amaçlı, savaş müddetince Ermenilere mecburi iskân politikası
uygulamıştır. Bu politikayı da en az kayıplarla yapabilmek adına elinden gelen
gayreti göstermiştir. Bu durumda bir devletin
ne yapacağı soykırım iddiasında bulunanlara sorulabilecek en güzel sorudur. Siz
olsaydınız ne yapardınız?
İyi okumalar.
Yorumlar
Yorum Gönder