Her gün bilinçaltımız sosyal medyada ya da kitle iletişim araçlarında “Masum Kürt çocukları”, “Ezilen halk” gibi söylemlerle,
ülkemizin bölünmez bütünlüğünü hiçe sayarak “Kürt coğrafyası” gibi tabirlerle ve sözde özgür düşünmeye yönelten
önderlere “Kürt aydınları” gibi
sıfatlar takılmasıyla zihinlerde Kürt-Türk ayrımcılığına itilmektedir. Böylece
etnisite kavramını zihinlere yerleştirip, toplum psikolojisini etkilemeyi
hedefleyen kitleler, bugünlerde hedeflerine ulaşmış gibi görünüyor. Vatan
evlatlarının her gün birer birer vatan toprağına emanet edildiği şu günlerde,
önümüzdeki sürecin hala farkında olmayan kesimler bulunmaktadır.
İkbal Vurucu’nun Kürt açılımı ve Kürt sorunu tartışmaları çerçevesinde
Türk milletinin karşı karşıya kalmış olduğu büyük bir sorunla yüzleş(tir)mek
amacıyla yazdığı Sona Doğru Kürt Açılımı
(Demokratikleşme Mi? Yıkım Projesi Mi?) adlı kitap 2012 yılında Sarkaç
Yayınları tarafından yayımlanmıştır. Yazar, kitapta son yılların en can alıcı
konuları olan; ontolojik ırkçılık, çok kültürcülük ve Kürt açılımı meselelerine
Türk milliyetçiliği perspektifinden değerlendirmelerde bulunuluyor. “Aydın
yabancılaşması” denilen düğüm noktasının üzerinde duran yazar, zihinlerde
bölünmüş bir dünyanın sosyolojik olarak da bölünmeye başladığına dikkat
çekiyor.
Kitapta yer alan makalelerin büyük bölümü yazarın çeşitli dergi,
gazete ve sitede yayımlanan yazılarıdır. Fakat yazılar üzerinde yeni düzenlemeler
yapılmıştır. Kitabı okurken Kürt Açılımı’nın ilan edildiği zaman dilimi göz
önüne alınarak analizler yapılmalıdır.
Kitap 6 bölümden oluşmaktadır:
- Ontolojik Irkçılığın Anayasal Temeli: Anayasal Vatandaşlık
- Ontolojik Irkçılığın Toplumsal Formasyonu: Çok-kültürcülük
- Ontolojik Irkçılığın Yaratıcıları: Aydınlar
- Ontolojik Irkçılığın Tezahür Süreci: Kürt Açılımı
- Ontolojik Irkçılığın Farklı Görüntüleri
- Ontolojik Irkçılığa Karşı Sivil-Düşünsel Direnç Merkezi: Türk Milliyetçiliği
Kitapta yeni ırkçılık kavramı;
“ ortak yaşam alanı ve anlamlar
evreninde, belirli simgesel unsurların dayanak yapılarak, farklılığın bu
zeminde kurgusal olarak örgütlenmesi, farklılıkların tanınması, korunması,
geliştirilmesi adına ayrıştırılmaya tabi tutulması, çoğunluğun toplumsal yapılardan
ayrılarak etkileşimin kesildiği, etnik olarak temellendirilen bir
mozaikleştirilme sürecinin aynı mekânda yürütülmesi” olarak
açıklanmaktadır.
Eşitsizlik, ayrımcılık, öteki olma, kendi farklılığını ötekiyle
pekiştirme ve var kılma olgusu yeni ırkçılığın post-modernist görüntüsü olarak
yansımasını bulmaktadır. Yeni ırkçılık kavramını geleneksel ırkçılık kavramından
farklı kılan özelliklerin başında ise yeni ırkçılığın arzu edilir bir konumda
olması gelmektedir.
Ülkemizde aynı kültürün, tarihin, dilin, coğrafyanın insanları sosyolojik
olarak ayrıştırılmaya ve farklılaştırılmaya çalışılarak ontolojik ırkçılığın en
somut örnekleri görülmektedir. Bu yüzden ontolojik ırkçılığın varacağı nihai
nokta kandır, şiddettir ve sonunda bölünerek yok olmaktır. Hiç kimsenin
kazanmadığı fakat Türkiye’nin kaybettiği bir savaştır bu! Bu durum da tarihsel
tecrübelerimizle sabittir.
Ontolojik ırkçılığa karşı Türk milliyetçiliğinin bir direnç merkezi
olarak konumlandığı vurgulanan kitapta yazar, açılım sürecinde yaşananları
geniş bir perspektiften okuyucuya sunmaktadır. Biz’e dair meselelerin tespitine
ve çözümüne odaklanmış bizden bir kalemin fikirlerini bulacağımız Sona Doğru Kürt Açılımı (Demokratikleşme
Mi? Yıkım Projesi Mi?) kitabını süreci doğru değerlendirmek adına okumanızı
tavsiye ederiz.
İyi okumalar.
Yorumlar
Yorum Gönder