Türk Dünyası ile biraz
olsun alakadar olanlar mutlaka Ebulfez Elçibey ismini duymuştur. Türk
Dünyası’nda sıkça duyulan bu isim “devletin
değil, milletin adamı” olarak nitelendirilmiştir. Güncel Tarih isimli bir
sitede Elçibey’den “Adını duyamazsınız,
birkaç kişi dışında anlatanı, bahsedeni bulunmaz. Hayatını vakfettiği, kanıyla,
canıyla kurduğu ve ihtiraslarından sıyrılıp kimsenin yapmadığını yapıp makam,
mevki ve kudreti bırakıp sıradan bir insan olarak köyüne döndüğü bilinmez.
Hasretinden, sevdasından ve yılmaz mücadelesinden konuşulmaz. Adına destanlar,
türküler yakılmaz. Ne ülkesinde ne de kardeş bildiği yaban ellerde heykelleri
dikilmez. Az sonra okuyacaklarınız tarih sahnesinden silinmeye çalışılmış bir
devlet adamının, bir özgürlük kahramanın hikâyesidir.” satırlarıyla
bahsedilmektedir.
Elçibey’in hayatı
hakkında Vikipedi’de şu bilgiler bulunmaktadır: “Azerbaycan'ın Rusya İmparatorluğu içinde bir sömürge olduğuna ve elbet
bir gün bağımsız, demokratik bir cumhuriyet olacağına inanmıştır. Kendisini
"ben Atatürk'ün askeriyim" diye tabir etmiş ve Atatürk'ten,
Gandhi'den ve 1918-1920 yıllarında kurulmuş Azerbaycan Demokratik
Cumhuriyeti'nin kurucusu Mehmet Emin Resulzade'den etkilenmiştir. Kuzey ve
Güney Azerbaycan'ın mutlaka birleşmesi ve Dağıstan'a, Gürcistan'a ve Ermenistan'a
verilen "Türk toprakları"nın tekrar Azerbaycan'a geri verilmesini
savunmuştur. "Turan'ın yolu birleşik Azerbaycan'dan geçer" demiştir.
Azerbaycan'ın bağımsızlık mücadelesinin içinde yer alan
Elçibey, 1975'te siyasi faaliyetleri nedeniyle 1 yıl 6 ay hapis cezasına
çarptırıldı. KGB zindanlarında ve taş ocaklarında ağır şartlar altında kaldı.
Serbest kaldıktan sonra, 1977'den itibaren, Azerbaycan Ulusal Bilimler
Akademisi'nde el yazmaları enstitüsünde görev yaptı. Görevi sırasında da
bağımsızlık çalışmalarına devam etmiştir. 1989'da Azerbaycan Halk Cephesi'ni
kurdu ve başkanı seçildi. Elçibey Dağlık Karabağ'daki Ermeni ayrılıkçılığına
yol vermemek için ve Azerbaycan'ın Sovyetler'den bağımsızlığını kazanması için
çalışmış, 1991’de SSCB’nin dağılması ile bağımsızlığını kazanan Azerbaycan’ın 7
Haziran 1992’de ikinci Cumhurbaşkanı olarak seçilmiştir.” satırları yer almaktadır.
Ebulfez Elçibey adına
bir sürü kitaplar yazıldı. Bu kitaplardan biri de Sayın Hanım Halilova’nın “Ebulfez
Elçibey ile Bağımsızlığa Giden Yol” isimli kitabının eleştirisini yazısını
yazmasını rica ettiği Afşar Çelik’in kaleminden çıkan “Bey’im Aman!” isimli kitaptır. Kitap, adından da anlaşılacağı
üzere başta Elçibey olmak üzere tüm Azerbaycan kahramanlarının anlatıldığı
eşsiz bir eserdir.
Yazar, sosyal medyanın
beğenilerek okunan bir yazarı olmasının yanı sıra “Eprimiş Hikâyeler” kitabı
ile “Kurgu Kültür Merkezi’nin 2011 – 2012 Öykü Ödülü”ne layık görülmüştür.
Kaleminin hakkını veren yazar, kitabın içindeki hikâyeleri akıcı bir dille
kaleme almıştır. Ayrıca her bölüm başında kendi kara kalem çizimlerinin yer
alması, yazarın hikâyelerinde anlattığı hayatlardan ne denli etkilendiğinin de
bir göstergesidir.
Her Türk genci, Turan
coğrafyasında yaşayan ve Türk Dünyası adına güzel işler yapmış şahsiyetlerden
haberdar olmak zorundadır. Böyle kişilerin tarih kitaplarından çıkarılması ve bu
şahsiyetlerin planlı bir şekilde unutturulması, gelecek nesillerin bu insanları
hiç tanıyamamasına yol açacaktır. Bizler kendi üzerimize düşen vazifeyi yerine
getirmeli ve Afşar Çelik’in 2013 yılında Töre – Devlet Yayınları tarafından
basılan “Bey’im Aman!” isimli kitabını Türk gençlerine tavsiye etmeliyiz.
İyi okumalar dileriz.
Kaynaklar
http://www.gunceltarih.org/2012/07/ad-ulkesinin-tarihinden-ckarlmak.html
Yorumlar
Yorum Gönder