“Emrullah Özdemir, genç bir
kabiliyet. Türk edebiyat dünyasına girişiyle beraber, sıcak bir ilgiyle
karşılandı. Son romanı Tomris, kısa zamanda ikinci baskısını yaparak beğeni
kazandı. Üslubundaki akıcılık, masumiyet, sadelik; kurgu gücüyle, olaylar
arasındaki sağlam bağlantı ve verimli geçişler, okuru büyülemeye yetiyor. Ruhum
Kıyama Kalktı romanı, yazarın ustalaştığını da gösteriyor.
Okunduğunda görüleceği gibi
roman, benzerlerinden oldukça farklı bir özelliğe sahiptir. Bu özellik, hiç
şüphe yok ki yazarın, gerçek belge ve bilgilere sadık kalma gayretinden,
yaşanan acıları yansıtmadaki ahlâki titizlik çabasından ileri gelmektedir.
Hatırlamalıyız ki, Birinci Dünya Savaşı’nın “tehcir” adı verilen 1915 – 1918
döneminin sorumluları, aynı insanlık dışı oyunu yüz yıldır, bugün de pervasızca
sürdürmektedir. Savaşta isyancı Ermenileri, “iki deniz arasında devlet
kurduracağız” diyerek aldatıp, kendi ülkelerine karşı kullanarak 100 binlerce
masum insanımızın kanına girmişlerdir. O günün emperyalistleri, bugün de
işbaşındalar. Bunun içindir ki, emperyalizmin çıkar rüzgârına kapılan
edebiyatçıları (!); saldırganı mağdur, mağduru saldırgan gösterecek kalemleri
kiralamışlardır, istismar yarışını başlatmışlardır. Masum ve asil vicdanların
sesi olması gereken edebiyat; kin, nefret, düşmanlık ve intikamın aracı
yapılabilmektedir. Sahte şan, şöhret, çıkar ve ödül düşkünleri sıraya
girmişlerdir. Kısaca, bir tarafta vicdanları kirletilmiş sefiller, öbür tarafta
hak ve hukuk adına ruhları kıyama kalkanlar vardır.
Ruhum Kıyama Kalktı romanı, bu
manada ilk olsa gerektir.”
Yukarıdaki satırlar “Ermeni
Zulmünde Yitip Giden Hayatlar: Ruhum Kıyama Kalktı” kitabının arka
kapağında yer alan Eski Devlet Bakanı, Milli Düşünce Merkezi Başkanı Sadi
Somuncuoğlu’na aittir.
Kitabın yazılma amacını yazar Emrullah Özdemir şu şekilde ifade eder;
“Bu eseri yazma fikri de; bu
dönemde, bir gazete köşe yazarının “Tehcirde ölen mazlum Ermenileri” andığı
yazıya ve daha öncesinde okuduğum buna benzer yazılara, içimde biriken tepkinin
etkisidir diyebilirim. Kafamı kurcalayan kimin kimi andığı meselesi değildi
elbette. Birçok acıyla yoğrularak küllerinden doğan bir millet olsak da
başkalarının acılarına yas tutmaya alıştırılmıştık zaten. Kanıma asıl dokunan,
bu milletin tirajıyla başka milletlerin kayıplarını anarken, aynı yıllarda aynı
olaylarda Türk Milleti’nin, türlü zulüm ve eziyetlerle can veren insanlarını
göz ardı etmeleriydi. Üstelik her birinin daha önce örnek aldığı bazı “toplum
aydınlarından!” farklı bir söylemleri de yoktu. “Aydınlarımız” yerine “toplum
aydınları!” diyorum çünkü söylemlerine, yazılarına, hal ve tavırlarına bakıp
hangi toplumun aydınları olduklarını kestirebilmek oldukça güç.”
Emrullah Özdemir’in bu romanı Akçağ Yayınları’ndan çıktı. İçerisinde
önemli resimler ve belgelerin bulunduğu roman, son sayfalarında bulunan 1915
yılına ait Ermeni Tehcirine İlişkin
Alınan Bakanlar Kurulu Kararı’ndan;
- Ermenilerin nakil ve sevklerini gerektiren siyasi sebeplerle ilgi
kararı,
- Harp hâli ve olağanüstü siyasi zorunluluklar dolayısıyla başka
yerlere nakledilen Ermenilerin iskân ve iaşeleri ile diğer konular hakkındaki
yönetmeliği,
- Harp hâli ve olağanüstü siyasi zorunluluklar dolayısıyla başka
yerlere nakledilen Ermenilere ait mal, mülk ve arazilere uygulanacak idare
hakkındaki yönetmeliklerin
ilanlarını içermektedir.
Nisan ayında, Ermeni lobilerinin “Soykırım!” çığırtkanlıklarına hız
vermeyi gelenek haline getirmesi ve medyada yer alan gözde isimlerin pervasızca
Ermeni lobilerinin yılmaz şövalyesi olarak boy göstermesi aşikârdır. O yüzden
bu eser, Ermeni soykırımı yalanını anlatan, alanında ilk olma özelliği taşıyan
bir dik duruşun göstergesidir. Fakat Ermeni lobisine ve çetelerine karşı vicdan
sahibi Ermenilerin de olduğunu, yazarın önsözden hemen sonraki sayfaya Türk
Ermenilerinden Seval İnce’nin yazdığı bir mektuba yer vermesiyle anlıyoruz.
Severek okuyacağınız bir kitap olduğunu düşündüğümüz “Ermeni
Zulmünde Yitip Giden Hayatlar: Ruhum Kıyama Kalktı”nın kütüphanenizde yer
alması dileğiyle.
İyi okumalar dileriz.
Yorumlar
Yorum Gönder