Kitap Tanıtımı: İVO ANDRİÇ - DRİNA KÖPRÜSÜ



İvo Andriç’in romanlarını okudunuz mu hiç? Hele “Drina Köprüsü” adlı romanını… İlk defa 1945’te yayımlanmış olan bu roman, 1961’de Nobel Edebiyat Ödülü almıştır. Geçtiğimiz yüzyılın en büyük romanlarından biri olarak bilinir. Romanın başkahramanı “Drina Köprüsü”dür. Romanda köprü vesilesiyle Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş süreci ve Birinci Dünya Savaşı işlenmektedir.  Edebi olmasından ziyade tarihsel bir roman olarak da bilinen “Drina Köprüsü”, eski Bosna’nın ve orada yaşayan herkesin paydaş olduğu hayata ve bu hayatın zamanla nasıl değiştiğine dair konuları işlemektedir. Kısacası, “Drina Köprüsü” Balkanlar’a adanmış bir aşk romanıdır.

Köprünün ilk hayalini Vişegrad kadılığından 1516 yılında İstanbul’a devşirme sistemi ile götürülen bir oğlan çocuğu kurmuştur. Bu çocuk Osmanlı İmparatorluğu’nun ünlü sadrazamı Sokullu Mehmet Paşa’dır. Osmanlıya devşirme olarak gitmiştir ve halinden oldukça da memnundur. Ancak ara sıra Drina’yı hatırlar ve içini tarifsiz bir özlem kaplar. Bu özlemi dindirmek ve kendi topraklarına kalıcı bir eser bırakmak için Sava Nehri’nin bir kolu olan Drina Irmağı üzerine eşi ve benzeri olmayan, inşaatı yıllar süren bir köprü yaptırmıştır. Bu köprü Bosna ile Hersek’i birleştirdiği gibi farklı toplulukların da bir arada yaşamasına büyük katkılar sağlamıştır. Bosna Hersek köprüleriyle ünlü bir ülkedir. Fakat köprüler tarihimizde iki uzak yeri birleştiren taş yapılar olmaktan ziyade farklı kültürlerin kaynaştığı birer mekân olarak görülmüşlerdir. Bu yüzden yazar Drina Köprüsü’nü canlı bir öğe olarak kurgulamış ve olayları onun dilinden anlatmıştır. Doğu ile Batı kültürünün nasıl kaynaştığını anlatan bu eşsiz eser, üzerinde yaşanan birçok tarihe tanıklık etmiştir.

Romanda değişik kimlikler, dinler, devletler ve her şeyin ötesinde insanlar yer almaktadır. “Drina Köprüsü” isimli romanıyla yazar gözler önüne değişik hayat tablolaları çizmektedir. Vişegrad kasabasının 350 yıllık tarihî gelişimiyle anlatımına bir rota çizen yazar, Osmanlı İmparatorluğu’nun zirvede olduğu bir dönemden Birinci Dünya Savaşı’na kadar geçen süreçte yaşanılanları ve o dönemde yaşayan değişik karakterleri tasvir ederek romana tarihsel bir zenginlikle beraber edebi bir taraf da kazandırmıştır.

“Drina Köprüsü”nde işlenen hayat hikâyeleri ile savaştan uzaklaşacak ve farklı toplulukların bir arada nasıl bu denli saygıyla yaşadığını göreceksiniz. Nobelli yazar İvo Andriç, Drina Köprüsü’nde, isyanların, salgınların, savaşların ve doğal felaketlerin gölgesinde Balkanlar’ın tarihini bizlere tarafsızca anlatmaktadır. Yazarın insanların bir arada nasıl yaşadığını geniş bir görüşle ve incelikle, efsanelerle, masallarla zenginleştirerek resmetmesi, karmaşık ve zengin hayat alıntıları sizleri farklı diyarlara sürükleyecektir.

100 temel eser arasında da yerini alan “Drina Köprüsü” herkesin okuması gereken eşsiz romanlardan biridir.

İyi okumalar dileriz.


Yorumlar